19 Kasım 2016 Cumartesi


Rüyalarımda dönüyordu dünya

Derin soluklarda sönüyordu umutlarım

Karabasanlarda boğuluyordu sözcüklerim

Silah dayamıştı kafama gençliğim

Zaman dediğin pimi çekilmiş bir bomba

Patlıyor avuçlarımda

Bir gün doğmuşsun ,bir gün ölmüşsün

Onca zaman ne yaptın diye soruyorum

Hiçlik vuruyor yüzüme , düşüyorum boşluklarıma

 

Kalabalıklar bitecek kalacağım bir gün bir başıma

Gölgem ve ben

Eğri büğrü ve çirkin

Hiç gelmesin gelecek diyorum usulca ve  korkakça

 

Bozuk para gibi harcanmasın ömrüm

Dursun istiyorum zaman hep bu zaman

Mutlu çocukluğum annemin kollarında semirsin

Ölümün uzak olduğu zamanlardan çıkıp gelsem yeniden

 

Düşmesem  her gün boşluklarımdan….
 
 Fırat Kayımtu
 
 

16 Nisan 2016 Cumartesi

Aşk yok,nefes yok
Gece yırtıyor tenleri
Kalpler kırık ,yollar uzuyor
Sokaklarda yılgın gölgeler
Gün deviryor geceyi
Ruhsuz vücutlar arşınlıyor hayatı
Zaman delik deşik,ölüyor kollarımda
Son bir nefes için çıldırıyor ciğerlerim
Oysa öyle hoyrat ki hayat...
Terk edip gidiyorum ve yosun kokuyor yollar
Derin bir uykudayım camlarda mimozalar
Soluyorum mor salkımlı düşleri
Uzaklarda yakamozlar ..



FIRAT KAYIMTU

10 Şubat 2015 Salı

Umurumda mı sanki bu dünya
Kalbim olmadığı kadar kırmızı
Yalnızlık bir kader değilse bir lanet olmalı
Sıradan olmak lazım herkes kadar

Oysa delilik zorluyor tüm sınırlarımı
Hiç anlatmadım kendimi kendime
Tanımadığım bir yabancıyla uyanıyorum her sabah
Aynada gördüğüm yüz ben miyim?
Ya değilsem  ..



firat kayimtu






Aziz Agustin'in "Zaman, geçici bir şey midir, yoksa her zaman mevcut olmuş mudur" sorusunu ortaya atmasından bu yana 1500 yıldır insanların kafasını kurcalamayı sürdürüyor.
Ortaçağ’da zaman kavramı üzerinde en fazla duran filozof Aziz Augustinus, ünlü “İtiraflar”  adlı kitabında şöyle yazıyor;  “Zaman nedir? Eminim ki geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa “gelecek” zaman da olmayacak. Peki, nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz yok. Şimdiki zaman sürekli var ise ve geçmişe karışmayacak ise şimdiki zaman değil sonsuzluk olmaz mı? İyi ama şimdiki zaman var olabilmek için geçmişe karışması gerekiyorsa mevcudiyetini yok oluşuna muhtaç olan bir “şimdi”nin varlığından nasıl bahsedilebilir ? Demek ki zaman yokluğa meylettiği ölçüde var olan şeydir.”

27 Ocak 2015 Salı

Gecenin karanlığını yırtıyorsun kırık şarap şişesiyle
Oysa umut dolu yumuk yumuktu bir zamanlar o eller
Çocukluk güzeldi,hayaller olacakmış gibiydi
O zamanlar becermiyordu gerçekler  ruhlarımızı

Ölü gözlerimiz yoktu o zamanlar
Canlıydık ,dünya rengarenk ve neşeliydi
Oysa şimdi her yer gri ve puslu
Karanlık ve küflü...


Yaşamak yapışmış etine bir lanet gibi
Ucuz şaraplarla kurtulmaya çalışıyorsun lanetten ama nafile
Kalabalıkların içinde kokuyor tenin yok sayıyor tüm burunlar seni
Gözler tiksiniyor senden ,üzerine basmadan görmezden geliyorlar
Oysa sen unutmak için parçalamışsın her zerreni
Kuytu köşelerde bekliyorsun ölümü

Oysa bir zamanlar çocuktun ve umutlarını saklıyordun ceplerinde
Şimdi ceplerin boş kuytu köşelerde
Kimse görmüyor yitik insanlığını
Kapatıyoruz kapılarımızı sıkıca ,bulaşmasın bize yalnızlığın..


FIRAT KAYIMTU












20 Kasım 2014 Perşembe

Kurumsal şirketler ve kuklalar

Kurumsal bir şirkette çalışıyorsanız ne demek istediğimi çok iyi anlamışsınızdır. Bir şirket cansızdır elbette tek başına düşünülünce  nefes almaz  ,düşünemez  vs  yani canlılık belirtisi gösteremez. Bir şirketi canlandıran içindeki insanlardır. Özellikle kurumsal bir şirkette  çalışıyorsanız oradaki insanların ''kariyer'' adını verdikleri şey için  nasıl da birbirlerini ezdiğini çok daha net görürsünüz. Doğadaki vahşi hayvanları bile bu durum için  örnek veremem. Çünkü en vahşi hayvan bile yaşamasını sağlayacak besin miktarı kadar avlanır  ama insan maalesef öyle değil. Sadece iş hayatında değil yaşamının her alanında en vahşi hayvandan bile daha korkunçtır. İnsan denilen tür,  Ay gibi 2 yüzlüdür. Size göstermediği bir yüzü muhakkak vardır. Ve içinde doymak nedir bilmeyen bir açlık vardır.
Şirket sizinle dalga geçer. Güler , eğlenir sizinle. Bunun için en çok kullandığı materyal ;şirket içinde yapılan organizasyonlardır. Kemik gibi önünüze atarlar bunu .Sonra aç hayvanlar gibi o kemik için birbirinizi parçalamanızı isterler bundan büyük keyif  duyarlar. Böyle bir organizasyonun içinde herkes bulunmuştur elbette. Sizden her gün konuştuğun,sigara içtiğin,yemeğe gittiğin,belki dışarıda iki tek attığın arkadaşını öldürmeni bekler.Ve böyle bir organizasyonda öldürürsen'' güçlüsün sen kazandın'' diye sırtını sıvazlar. Aynaya baktığında gördüğün yüzden utanmaz hale gelirsin ve artık kurumsal şirketin'' kurumsal kuklası'' olmuşsundur.
Duygusuz,bencil kazandığı üç kuruşu da kaybetmemek için kendi benliğini hiçe sayan zavallı kuklalarız işin özeti . Sömürülüyoruz.Buna izin veriyoruz. Mutluyuz...

16 Kasım 2014 Pazar

Bu dünyada bir şey olmak istiyordu ama ne istediğini bilemiyordu.Birini sevmek istiyordu ama kimi seveceğini bilemiyordu tıpkı kime kendini sevdireceğini bilememesi gibi.. Bu dünyada tek bildiği hiçbir şey bilmediğiydi.sokrates , 'kendini bil'diyordu .evreni çözmeye çalışmak yerine önce insan kendini çözebilmeli,kendini bilmeli diyordu. Ama insan da evrene dahil evrenin gizemlerinden biri sadece..