24 Ekim 2011 Pazartesi

Anlamıyor kelimelerim bu dünyayı
Teslim olmuşlar sadece ve havada dönüyorlar öylesine
Avuçlarımda  hayattan arttırdıklarım
Gözlerimde dünden yansıyanlar var


Umursamıyor sokaklar gidenleri
Amaçsız evlerden solgun umutlar aydınlatıyor  geceyi
Yırtarak yürüyorum karanlığı
Manzaramda insanlardan arttırdıklarım var

Yazık oldu yaz kokulu düşlere
Keşke mi desem sadece bir anlığına
Sonra yitip gitsem tüm anlamlarda
Yüreğimde aşktan arttırdıklarım var

Şairi en çok kuramadığı cümleler öldürürmüş
Zaman akıp giderken sonlara doğru
Akılda  yitip gitmiş sevgiler
Kurulmamış cümleler var kalemimde

9 Ekim 2011 Pazar

Ne zaman gece olsa ,çekilse tüm insanlar evlerine
Kimsesiz kalıyordum hayatın ortasında
Gülen sahte yüzümü asıyordum kapının arkasına
Yarısı çiğnenmiş bir aşk bakıyordu aynada
Bir katil sırtımda canımı yakarken
 Hep geceleyin ölüyordum ben
Görmüyordu kimse acıdan morarmış buzdan bedenimi
İhanetin ,kiralık bir katil gibi peşimde
Öldürse tek kurşunda... ama işkenceye meyilli
Hiç sevmemiş ,yalanmış sevişmelerimiz
Ellerimde dünden kalma sancının saç telleri
Zaman penceremden  uçup gitti.
Tüm yıldızlar dökülüyordu sanki ve zifir bir korku saplanıyordu yalnızlığıma
Ne şiirler ne  de şarkılar
Hiçbiri söküp atamıyordu yüreğime bulanan koyu siyah lekeyi
Hastalıklı sapkın bir ruhla içerken kandan şarapları
Unutmak için yazdığım her satır diriliyordu beyaz kağıtlardan
Ağrıdan şişmiş gözlerimle zamana bakıyordum
ihanetine ilerliyordu akreple yelkovan
Payıma düşenle kalakalıyordum her gece
Başka kollarda soluklanırken sevgili
Yudum yudum içiyordum aşkımı
Adım adım ilerlerken ölüm öyle yakın
Adım adım sadece senin adın

7 Ekim 2011 Cuma

Bir delinin parmakları ince ve uzun olur.Baktığında her an kırılabilecekmiş gibi durur.Dokunduğunda ölüm kadar soğuktur ve aşk kadar yakıcı.Araf gibidir bir delinin parmakları ve uzanır göz kapaklarına usulca kapanırken dünya yüzüne en son aklında o delinin parmakları kalır.
Kendi kendine dolanır parmaklar kara kalem cümlelerine.Gülerken ,umursamaz görünürken içindeki cam parçaları usulca ilerler tüm iç organlarını yırtarak.Acıyı hissetmez .Bir delinin alışkanlığıdır acı o yüzden aklı yitip gitmiştir ,çok eski zamanlarda açık bir pencereden kaçan mor renkli bir kuş gibi .Aşkları deniz kokulu olur.Hırçın dalgalarında boğulsa da mis gibi içine doldurur aşkın kokusunu .
Seyrederken tüm dünyayı bir kayanın üstünde şehrin ışıkları yansır umutsuzluğuna.Bilir ama delidir inkar eder hiç sevilmediğini.Tedirgin ve telaşlı aşk nöbetlerinde titrerken soluk soluğa parmaklarını geçirir etine hala yaşadığını anlatmak için bedenine.
Normal  nedir diye sorar deli aynaya.Aynadan cevap gelmez.''Senin bir yüzün var yansıyan görüyor musun ne kadar normal ''diye kendi kendini cevaplar.Delinin parmakları uzanır yüzüne sırf varlığına inanabilmek için.Kendini yok sayıp özgürleştikçe hafifler .Martılar gibi dalıp dalıp çıkarken aşklarına çığlıkları ,pişmanlıklarıdır belki de kim bilebilir ki bir martı neden çığlık atar?
Sevilmekten çok sevmek ,sevmekten çok sevilmek ..Nasıl bir çelişkisin sen ey aşk, beynimde döndürüyorsun dünyayı.Sırf bir cümleye inat olsun diye tüm harfleri yaktığı da oldu ve anlamlarında boğulduğu da ..Delilik anları işte..
 İnsanları anlamak bir delinin işidir.Dokunarak,koklayarak ,tadarak bilir .Anlar da susar ,susar da konuşur .Hafife alınmayı sever , martı olur her defasında sevgilinin gözlerine dalar usulca..
Bilir ki bu hayat ;ne aşkını yaşatacaktır ne de nefes aldıracaktır. Hayatına uzanır boylu boyunca ve parmaklarıyla oynar deli hiç bilemediği şarkıları mırıldanırken ,bulutlar geçer üzerinden sadece..

6 Ekim 2011 Perşembe

Dünya dönüyor dediler koşarak bakmaya geldim

Eğer bir kişi ,birini aldatıyorsa  it ,iki kişiyi aldatıyorsa usta ,üç ve katlarını aldatmayı başarıyorsa ananızı bellemeye hazırdır dikkat edin.


Aşklar;  Hep aynı başlangıçlar hep aynı bitişler.Bitmeyen aşklardan istiyoruz ama bitirenler sanki dünya dışından gelen varlıklarmış gibi davranarak;'Bilinmeyen bir cisim geldi ve aşkımı aldı gitti çok şaşkınım 'şeklinde demeç verecek kadar mağdur gözlerle bakıyoruz aşklarımızın ardından.
Sevmek .. Öyle bir sevmelisin ki  isviçreli bilim adamları bile şaşırmalı ,üzerinde araştırmalar yapıp bir türlü sonuca ulaşamamalı.Millet düşünüp dururken sen sadece sevmelisin.Kimi seveceğin  ise; işte bütün sorun buradan başlıyor evlat.Bu tamamen dünyada sana okutulacak  masallara bağlı.Ya o pembe masallar, ya da o efsanevi kutup ayısı ve bedevi hikayeleri .Dünya senin kütüphanen seçmelisin hikayelerini ve başlamalısın okumaya.Okudukça anlayacaksın sanırsın .Tanrım ne büyük bir yanılgı..Okudukça anlamsızlaşacaksın.Kafanda dönüp duracak o hikayelerin kahramanları ve her biri seni düşmanıymış gibi görecek  ...Ve kahramanlar hep düşmanları karşısında kazanır , bilir bunu herkes .Mutlu hikayeleri severiz biz.Düşmanın canı ne kadar yanarsa kahramanımız o kadar ilahlaşır.
Düşman bir gece yarısı bozguna uğrar ,kalbini çıkarıp eline vermişlerdir .Kırmızı  bir şarap var masada ,kalbim elimde ve kahrolası güneş yine yok bu pencerede.Sabah yeni bir gün ama ne zaman gün doğacak ?

Yeterince hızlı koşabilirseniz uçabilirsiniz de hatta koştukça açılırsınız kimse sizi tutamaz ve nihayet  ışık hızına ulaşıp zamanda da yolculuk yapabilirsiniz.Hayallerin sınırı yok çocuk.Aşkların da öyle.Sınırsız sev...,Ne ekmeğin kenarı yeterdi içimdeki açlığı dindirmeye  ne de şarap unuttururdu bu anıları.

Düşman denize döküldü herkes huzur içinde uyusun...