2 Aralık 2012 Pazar

Hiçbir yere ait olamamak nasıl bir duygudur bilir misiniz? Ve ait olabilmek isteği her şeye rağmen..
Yaşadığın ev,çalıştığın iş,dolaştığın sokaklar,içtiğin bardaklar,oturduğun banklar,kokusunu içine çektiğin sevdiğin insan,uyandığın sabahlar,geceler ..Hepsinde bir eksiklik hissi ,uymayan parçaların oluşturduğu o koca koca boşluklar ... İnsanlar herşeyden biraz,her şeye biraz yaşıyorlar öyle ya da böyle yaşıyorlar işte. Ait olabiliyorlar kıyısından köşesinden bir yerlere.Kara delikler büyüyor oysa hep bu birazlar yüzünden yarım yamalak düşler,bitmeyen umutlar ,görmeyen gözler ,atmayan kalpler ..o bilindik replik geliyor aklıma  ;''ölü insanlar görüyorum'' ...

Her insan mutlu olmak istiyor.Sorarsan hepsi  mutsuz.Peki ne olursa mutlu olur insan? Kimi aşık olursa,kimi işi ,kimi zengin ,kimi sağlıklı .. Liste böyle uzayıp gidiyor. Listedeki maddelere sahip olan insanlar yine mutsuz oysa .Onlar da başka başka şeyler istiyor .Peki bu insan nasıl mutlu olacak herşeye sahip olarak mı? Herşey nedir? Bir çocuğa  sorarsan  o çok sevdiği  oyuncakçı dükkanı olabilir onun herşeyi.Bu kadar basitken herşey nasıl oluyor da büyüdükçe içinden çıkılmaz bir karmaşaya dönüşüyordu yaşamak.

Yaşamak ;bir yere ait olmak için ordan oraya koşmaktan ibaret .
Başka hiçbir şeyin önemi yok.

Saatlerce konuşmak tüm kelimeleri kullanarak içimdeki o koca boşluğu doldurmak istiyorum.Oysa o boşluk, koca ağızlı bir canavar. Yutuyor bana dair ne varsa. Gülümsemeler siliniyor içki masalarında .'kimse anlamıyor beni dostum'diyorsun diğerine .Sonrası ,kaybolan yüzler ..İçindeki canavarın dişleri vururken birbirine susuyorsun bazen sadece sesleri dinlemek için.

Belki bir aşk gerekiyor tüm iç organlarını birbirine vurduracak belki de hiç kimsenin seni tanımadığı bir yerde herşeye yabancı olmak ,yeniden başlamak için bir şans. Hiç kaybetmemek içindeki o ''herşey çok güzel olacak''umudunu .Bilmiyorum ne gerekiyor .Düşünüyorum o sırada bir martı çığlık atıyor oysa benim canım yanıyor martıya ne oluyor ....


FIRAT KAYIMTU


27 Ekim 2012 Cumartesi

Düşünmek bir şeyleri çözmüyor aksine beynimdeki tüm düşünceleri birbirine dolayıp içinden çıkılmaz bir hale sokuyordu.Herkes nasıl bu kadar mutlu olabiliyordu.Bir insan diğer bir insanı nasıl oluyordu da bu denli mutlu edebiliyordu.Gece kadar  karanlık bir kalbe ışığı tarif etmek ne kadar anlamsızdı o yüzden anlayamıyordu insanları. Sonra aynı insanlar ellerinde hançerlerle birbirlerinin yüreklerini delik deşik edebiliyorlardı. Kanlar içinde düşerken yere nasıl oluyordu da yeniden dirilebiliyorlardı başkalarının avuçlarında.Oysa tek bir an yetmişti ölmek için benim yüreğime diye düşündü.Ondan sonrası hep karanlıktı ,kara kışa teslim olmuştu buzdan şatolara kapatmıştı kendini.Ben neden böyleydim.İçimde çözemediğim kocaman bir dünya var.Ama anlamak istiyordum tüm bu anlamsızlıkları.Aşk ve insan birbirine ezelden beri düşman sanki.Ölümüne bir savaş var meydanlarda.Sonsuzluğa mahkum iki düşman  ...

Zaman sürükleyerek eskitiyordu anıları ,tüm o acıları ..Unutkan yürekler nasıl da hevesli yeniden kanırtmak için tüm yaralarını.

Bir insanın yüzü dönüyordu kafatasımın içinde yine tüm kemiklerime vura vura .Tüm acıya rağmen yüzümde sahte bir gülümsemeyle karışıyordum kalabalıklara.Soğuk taştan binalarda bir bilgisayarın başında ömrümü çürütüyordum hiçbir acı duymuyormuş gibi yaparak.Belki de herkesin  kemiklerini tuzla buz eden yüzleri vardı gülen maskelerinin altına sakladıkları.

Pencerenin önünde oturmuş bomboş dünyasını seyrederken birbirinden anlamsız bu düşünceler geçip gidiyordu  aklındansürekli olarak .Çok yoruldum inan aşk belki de savaşmamak lazım seninle  teslim olmak aceleci vücutlarda terleyerek atmak lazım seni damla damla sonrası umutsuzluk..

14 Temmuz 2012 Cumartesi



Çakırkeyif düşler ruhumu yalpalatıyor.

Bir mevsim daha geçiyor gözlerimden

Anladım tüm acılar anılardan

Unutmalı yakan elleri

Unutmalı tüm gülüşleri


Lime lime ediyor kargalar yıldızları

Susuyor yakamozlar

Susuyor cümleler

Susuyor kalbim

Tüm yalanrın şerefine içiyorum

Tüm kahpeliklere gülüp geçiyorum

Özgürüm gerçeklere sarılınca

Martıların kanatlarında senden çok uzakta mutluyum ölesiye








8 Temmuz 2012 Pazar

Hiç kimseymişim ben.Gökyüzü düşmüş üzerime, dünya ölmüş.Derin bir sessizilik diyor ki;'hiç kimseymişim ben'Duvarlardan geçebilirmişim usulca ya da  sokaklarda saydam vücudumdan kalabalıkları içimden geçirebilirmişim. .Bir insanın içine girebilirmişim kolayca ve yüreğine dokunamadan günlerce karanlık boşluklarında yaşabilirmişim işte o kadar hiç kimseymişim ben..
Koca götlü fahişelerin turladığı sokaklarda arşınlarken kaderimi, nefretimi soluyorum hiçliğimin üzerine.Buz tutmuş tüm cümlelerin üzerine uzanıyorum ölüyorum usulca anılarda.
Aşk kırılıyor yüreğimde ,intikam kara tırnaklarını geçirirken yüreğime içimde kandan nehirler çağlıyor.Ölüm fısıldıyor kulağıma;'hiç kimseymişim ben'
Anlamlandıramadığım her şey bir gölgeye sahip ,düşüyorlar peşime gizlice.Nefeslerini soluyorlar saçlarıma ürperiyorum her adımımda.
 Zaman kapatamıyor yaralarımı ,taze et kokusu çekiyor tüm vahşi hayvanları üzerime paramparça ediyorlar yüreğimi.Göz kapaklarım düşerken hayallerime anlıyorum;' hiçkimseymişim ben''


fırat kayımtu

7 Nisan 2012 Cumartesi

İçimde karanlık bir gökyüzü var
yutuyor tüm  ışığı
kadehime dolduruyorum gidişinden beri tüm zamanları
tüm günler sarhoş ,unutuyor gidenleri
umut dolu oluyorum bu saatlerde hep
saat geceyarısını çoktan geçmiş
sokaklar tıpkı sen kokuyor
içime çekiyorum doya doya
martılar uçuşuyor özlemlerimde..


6 Nisan 2012 Cuma








Bir adamın hayaleti dolaşıyor zihnimin yosun tutmuş labirentlerinde.
Anılarla hayaller arasındaki ince çizgide yürürken
Eskiyor sureti ,siliniyor ayak izleri
Yalnızlığı sarılıyor yüreğime usulca

Geçip gidiyor günler  ıslak avuçlarımdan ağır ağır
Uzaklarda kavuşamayan aşıkların ağıtları ,
Kara gölgelere sahip insanların pis kokulu cümlelerine karışırken
Düşlerim kırılıyor ,saçılıyor yürüdüğü yollara

Ve gidiyoruz el ele farklı sokaklarda
Kayboluyoruz öylece arta kalan son anılarda
Aşk saklanırken gölgelerimize
Gece yutuyor gölgelerimizi yavaşça
Sessizlik volta atıyor artık sokaklarda..





8 Mart 2012 Perşembe




Terk edilmiş cümleler saklı anılarda
Bir gece kadar karanlık umutlarla birlikte
Bu dünyaya ait olmayan düşlerim,
Yaşayan gerçekler arasında sıkışıp kalmış...
Bu dünya dursa ya artık



Umutsuzluk doğuyor güneş yerine
Günler asılı kalmış penceremin kenarına
İhanetin pis kokulu nefesi yüreğimdeyken
Zaman ağırlaşıyor göğüs kafesimde


Acıtmıyor artık  sırtı dönük aşklar
Gülüp geçiyorum kalabalık sokaklardan
Yanımdan geçip giden yüzler, tüketirken zamanı
Donduruyorum dünyamı

Geçmiyor artık anılar  aklımdan
Yansımıyor yüzler aynada
Unuturken bana ait olan isimleri
Martılar uçuşuyor özgürlüğümde

fırat kayımtu




23 Şubat 2012 Perşembe

Kalbim kırılıyor gördüklerimden
Paramparça dağılıyor dünya gözlerimin önünde
Umutsuzluk tütüyor bacalardan
Sokaklar gri ve yalnız
Korkuyorum gölgelerden ,ensemde soluklarıyla yaşamaktan

Oysa öyle çok özlüyorum ki yazdan kalma o mavi akşamları
Denizin kokusuyla sarhoş olmayı
Şarap kırmızısı geceleri
Burnumu dayadığım boynunu

Bırakmadılar düşlerimizi bize
Mutluluğu avuçladıkça aktı parmak aralarmızdan
Kaybetmeye mahkumduk gölgelerin tırnakları oyarken yüreğimizi
Açık yaralarımızdan nefes alıyorduk sızım sızım..

Her gece gözbebeklerimden kazırken tüm anıları
Martılar uçuşuyor aklımın yarı açık penceresinden
Çığlıklarıyla sarılmışken birbirimize
Düşlerimizde öldüyor hainler aşkın en tatlı yerinde..






22 Şubat 2012 Çarşamba


Yüreğim atmasa, dursa öylece sessizce
Yıldızlar düşse gökyüzünden üzerime
Boylu boyunca uzanmışken dünyaya
Yağmurlar yağsa aklımdaki acıya
Yıksa geçse kafatasıma saplanmış cümleleri

Gözyaşlarım yıkarken  düşlerimi
Tırnaklarımı söküyor aşk
Oluk oluk akıyor kanım parmak uçlarımdan
Yüreğim acıyor sadece

Fahişelere ait bu dünyanın orta yerinde
Uzanmışken boylu boyunca
Tükürüyorum içime akıttığım laneti
Ruhum bir yerlerde tutulmuşken aşka
Kemiklerim acıyor

Hayatla ölüm arasında ince bir çizgiden ibaret vücudum
Gece düşerken avuçlarıma
İhanetler yakalıyor bileklerimden
Neden bu kadar kötülük ?İyi olmak bu kadar kolayken

Bileklerimden damlayan şarapla avunurken
Aldığım her nefes yakıyor iç organlarımı
Kaybettikçe eksilen aklım ,koşarken karanlık sokaklarda
Çığlıklarımı yutuyor karanlık sadece kötülük kazanıyor
Bir fahişe gülümsüyor ölürken masumiyet
Bitti...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Ne zaman aklıma gelse yüzün
Gözbebeklerim kırılıyor
Anılar bölünüyor bin parçaya
Avuçlarıma düşüyor gökyüzü
Gözlerim  kanıyor
Gündüzler geceye dönüyor
Yıldızları koynuma alıyorum gizlice
Karanlığa gömülüyoruz
Derin uçurumlardan düşüyoruz
Azgın dalgalarda ıslanıyoruz
Gün ağırırken pencerede , omuzları düşüyor tüm cümlelerin
Uğultular sarıyor tüm şehri
Yalnızlıktan yapılma bedenlere dönüyor tüm gölgeler
Rengi kaçık aklıma düşüyor ihanetler
Öfkeler vuruyor sahile ,titriyorum

''Yağmurlar yağdı ardından, ıslandı çocukluğum
Umursamadı kimseler
Düşlerimin peşine düştüm çıplak ayaklarımla
Umutlar parçaladı topuklarımı
Umursamadı kimseler''demekle yetindim arşınlarken ıssız sokakları

















28 Ocak 2012 Cumartesi

Öyle anlar vardır ki aslında hiç var olmayan.Akılla delillik arasındaki o ince çizgiden atlarken dönüp arkana baktığında yaşadığın acıların yavaşça uzaklaştığını  gördüğünde o kadar da kötü değilmiş buralar diye ilerlemeye başlarsın.Yüreğini sıkıştıran o elden uzaklaştıkça özgürleştiğini hissedersin.Artık midenden gözlerine ilerleyen acılar yoktur , artık ıslak değildir gözlerin o yüzden buğulu gördüğün herşey netleştikçe sürekli gülmek istersin.Kahkahaların çınlarken boş kalplerde ,görmezden geldiğin bütün gerçeklerle göz göze gelmeyi başarırsın.Bir savaşın ortasında bulduğunda kendini ,koşarak yatağının içine kıvrılmazsın artık.Dikilirisin düşmanın önüne göğsünü açarsın cesurca kuşlar havalanır göğe ,vurulursun tek bir acı hissetmeden. Cümleler harfsiz kalır ,geceler  yıldızsız artık anlamsızdır tüm isimler.
Bir çocuk gibi koşarken düş bahçelerinde 'ağlama artık çocuk 'diye haykıran tüm o seslere kulaklarını tıkamışken ,yüreğin çarparken  delice ,ağzında hapsettiğin o ismi bir daha hiç anmayacaksındır.Delilik umursamamaktır biraz da.

Kafanda dönüp duran 'nedenler' tüm o 'nasıllar' anlam veremediğin tüm o cümleleri kafatasının içinden avuç avuç çıkarıp atarken karanlık sulara, buz gibi yüzüne çarpan tuzlu suların kokusunu içine  çekersin ,için buz kesilir .Burun deliklerin açılır sonuna kadar ve onun kokusunu bırakırsın yavaşça sokaklara.Sokaklar uzar gider ayaklarının altında , kokusuyla beraber yabancılaşır ,gecenin karanlığında kaybolur gider son hatırası da..

Hafifler yaşamak ,eğilmiş gölgene baktığında gülümsediğini görürsün .Ne kadar zaman önceydi sahi en son gülümsediğin ? Tanıdık bir çocuk gülümser hatıralarında o anda ,gülmek bir tek çocukken kolaydı  değil mi?

Kolay olmasaydı gitmeler ,gitmeseydi kimsecikler,acımasaydı tüm kalpler ve ölmeseydi aşklar..

Olmuyor ki ..





27 Ocak 2012 Cuma

Zaman ,seri katil gibi katlediyor  ömrü
Dursun istediğim anlarım var oysa
Ömür , penceremden geçerken usulca
Ölmesini istemediğim düşlerim var avuçlarımda

Kovalar kuşlar kara bulutları
Umudum açarken  kollarını nice yarınlara
Kırılır aynalarım her dönüp bakışımda
Bilirim dönüşler öldürür tüm düşleri


Kemiklerime işlemiş  oysa aşk
Damarlarımda demleniyor usul usul
Aklım kayboldukça şarap kokulu sokaklarda
Zamanın avuçlarından damlıyor bir ömür








15 Ocak 2012 Pazar

Bir uçurumdan atlıyor sana dair tüm anılarım .Yakalamak istiyorum son anıyı ama  zamana yetişemiyor kollarım.Halbuki ne çok istemiştim gün ışığının gözlerimde kırılmasını oysa fısıltılara teslim oluyorum çoğu geceler.Geçerken günler bir bir çoğalıyor cümleler ,susmak gerekiyor böyle zamalarda.Fırtınalar temizlerken dünyayı savruluyorum geçmişine.Gitmiyor şeytanların omuzlarımdan.Taşımayı istedim inan  cehennemini sırtımda öyle istedim ki meleklerin gözlerinden kaçtım.Hiçe saydım cenneti sırf avuçlarına sığınabilmek için.Yetmedi ,eksikti zaman...
Hayattan çaldıklarım gözlerimden geçerken, cümleler duvarlarda kırılıyordu.Gözlerini yakaladıkça anılarımda ,sımsıkı kapatıyordum gözlerimi, gözlerini hapsediyordum içime.
Yanıyor dünyam ,dünya içimde kül oluyor  karanlık bir boşluk bırakıyor yokluğun ama mecburum..
Soru işaretlerine kurban ediyorum kendimi.Sanrılar,yararken vücudumu sancıyor zaman.Hiç istemediğim kadar istemiştim oysa olmadı ,eksikti cümleler yetmedi dünyaya.
Sokaklarda sürüklüyorum gölgemi suçlu tüm bu gölgeler sanki.Hiç bırakmıyorlar peşimizi.İkimiz için dönerken dünya aramıza sızıyor karanlıklar ,esir düşüyoruz gölgelere yazık...
Bitmeyen bir savaş var dünyamda.Nereye koşsam yaralayan düşmanlarım var .Sancılara teslim oluyor yüreğim,açık yaralarıma  doluşuyor mikroplu yalnızlıklar.Çürütüyor zamanı .Yavaş yavaş ölüyorum.Yalnızlık ilerliyor iç organlarımda yüreğim çaresiz.Ölüm kokulu günlere teslimiyetim çaresizliğimden.
Zaman ilerliyor damarlarımda .Kesip çıkarmak istiyorum tüm zamanı içimden .Kan kırmızı bir şaraba dönüşüyor sanki zaman.İçiyorum doya doya anlıyorum ki  zaman sensin artık bitmelisin ..

7 Ocak 2012 Cumartesi

Yalnızlıklarımızla çoğalıyoruz sanki.Aklımdan geçen tüm kelimeler sonunda yalnızlığa varıyor.Eriyip gidiyor tüm umutlar.Tüm cümleler yıkılıyor  üstüme, viran bir şehir bırakıyor ardımda.Acılar yakıyor yüreğimi ,gözyaşlarımda yüzdürüyorum hatıralarımdaki yüzleri.Hiç bilmediğim bir dünya dönüyor gerçek yüzünü açığa çıkarıyor yavaşça.Gece doğuyor ,güneş düşüyor ,kıyamet kopuyor.Aşktan kalanlar gökyüzüne karışıyor,yağmur olup yağıyor avuçlarıma .Islanıyor söylenmemiş tüm cümleler,kasırgalar kopuyor, yitip gidiyor tüm anlamlar.Tenimi yakıyor soğuk,kemiklerime işliyor ıssız sokaklar.Dokunmak istiyorum sadece bir ruha.Bir ruha sahip olmak istiyorum .Gece yarısı nöbetlerinde düşlerime sığınıyorum.Düşlerim saklayamıyor ,sarıp sarmalayamıyor açık yaralarımı.Ölmek gibi bir acı,can çekişen bir aşk avuçlarımda ,ölüm gibi bir acı ,ölmek kadar bir aşk ...Saklayamıyor düşlerim hiçbirini.Sanki tüm dünya içimde ,yer yok tek bir nefese .Boğuluyorum soluksuz bedenimde.

Yerle bir olmuş masallardan kurtulup yeniden başlayacak içimdeki kahraman.'Yola koyulacak çıkmaz sokaklara doğru .Kaybolacak korkularında'' diyor içimdeki cümleler.Hiç ait olmadığım bir dünya var yüreğimde.Susuyorum kaderime.Susuyorum aşkıma.Yağmurlar yağıyor kurak yüreklere çatlaklardan sızıyor hayatlar.Susuyorum tek bir ana.Susuyorum sadece gece kadar sessizce..

Acı, yangınlarda kavuruyor tüm hatıraları.Hatıralar kaçışırken sağa sola  sadece seyrediyorum herbirinin tek tek yanarak yok oluşlarını.Geriye kalan kulaklarımdaki çığlıkları oluyor.İçimde yenemediğim bir düşman var her gece sinsice yakalayıp öldürmeye çalışıyor.Açtığı yararlar  oluk oluk kanarken alışıyorum sanki  benden geriye kalanlara ..
En  iyi gözyaşı temizliyor sanki acıdan kalan kan izlerini..

1 Ocak 2012 Pazar

Yüzler vardı her biri diğerinden farklıydı
Her biri ayrı kokardı sanki
Güneş doğunca aynı olan hayatlara sahiplerdi
Yüzler vardı aşk nedir bilmeyen

Atmayan yüreklere sahiplerdi
Olmayan ruhlarına inanırlardı
Zaman geçerdi içlerinden
Saydam ve soğuklardı

Acı çekerlerdi için için
Ölümü yok sayıp
Avuçlarının içine alırlardı dünyayı
Bilmezlerdi yaşamayı

Gece olunca görünmez olurlardı
Karanlık yutardı tüm iyi niyetleri
Kimsesiz ve zorbaca sahip olurlardı
Gece örterdi usulca tüm günahlarını

Vedalara alışkın ve umursamaz
Soğuk avuçlarından kayıp giderken
Can çekişirsin son kez görebilmek için
İçindeki boşluk büyür yer seni diri diri


Sabah uyandığında gördüğün o yüze
Şükrederken sessizce
Kollarından düşersin sonsuz acılarına
Yüzler var aslında hep aynı boşlukta dolaşan

Gitmiyor yanıbaşımdaki yalnızlığın