20 Nisan 2014 Pazar

Bir masaya ilişmiş iki kişiydik
Uzun bir bekleyişin ardından bir çırpıda içtiğimiz özlemlerimizle sarhoştuk
Bir masaya ilişmiş iki yürektik biz.
Taşıdığı hasretlerin  altında ezilmiş biçimsiz yüreklerdik.



Sigara dumanının altında yanan teninin kokusuyla temizledim o anda geçmişi
Zaman dursa dedim içimden seni kaybetmesem artık yarınlarımda
Seviyordum ama içimden ,belli etmeden ,usulca
Ardı ardına sıraladığım onca kelime, anlamlı bir cümle olmadan havaya karışıyordu.
Oysa söylemek istediğim sadece iki kelimeydi
Seni seviyorum
Belki de üç
Seni çok seviyorum


fırat kayımtu

18 Nisan 2014 Cuma

Ne zaman bırakacağını bilmeli insan...
Gökyüzü karanlığa büründüğünde ya da
Yollar bataklığa dönüşüp seni yutmaya başladığında
Cezvedeki kahve taştığında
Bırakıp gitmeli tüm hikayeyi

İnsanlık ,akbaba gibi etrafında dönüp dururken
Uzattıkları yardım elleri etinden et koparırken
Masumiyetin karanlık yüzü sana gülümserken
Bırakıp gitmeli tüm o kalabalığı

Aşk,kalbini zehirlemeye başlamışken
Yağan yağmurlar göz çukurlarını doldururken
Ve son umudunu da yiyip bitirmişken
Bırakıp gitmeli tüm o şamatayı

Yaşamak acı veriyorsa
Doğan güneş yakıyorsa tenini
Bozuk para gibi harcıyorsan düşlerini
Daha fazla beklemeden çarpıp kapıyı gidebilmeli insan


FIRAT KAYIMTU