16 Haziran 2013 Pazar

Her şeyin gezi parkındaki ağaçlar yüzünden başladığı tabiki doğrudur. Oradaki insanlar ağaçlar kesilmesin oraya hantal bir avm binası yapılmasın diye , belki birileri sesimizi duyar insaf eder diye pasif ,barışçıl bir eylem yaptılar.Oraya gidenler bilir. Taksim meydanı yazın sıcaktan yanarken orası serindir her zaman. O parkta bir banka oturup gözlerini kapasan ağaçların sesleri sana hayatındaki her şeyin çok güzel olacağını fısıldar. Huzurla dolarsın. Doğa böyledir insan için vardır. Eğer doğayı yok edersen yok olursun. Sonra sabahın 5.00' inde polisler gelir ve oradaki doğa sever insanların üstüne saldırır. İşte o zaman başlar bu olaylar. Neden mi?

Çünkü; yıllardır dozajını arttırarak insanların üzerine baskılar kuran hükümete ''yeter artık ' der bu millet. Artık hükümet insanların yatak odasına kadar girmiştir çünkü..İnsanların ne yiyeceğine,ne içeceğine  kaç çocuk yapması gerektiğine ve hatta kadınların çocuk doğurma kararırına kadar karışırken , tecavüz çocuklarını bile doğrurun devlet bakacak der bu hükümet.Hem de hiç düşünmeden.... Şimdi sorarım bu hükümeti oluşturan insanlara; sizler bir tecavüz çocuğu olsaydınız neler hissederdiniz? Babanızın annenize hunharca tecevüz ettiğini bilerek  anasız babasız bir devlet yurdunun soğuk duvarları arasında yaşamak ister miydiniz? Ya da hiç size bu olayın aktarılmadığını ,bilmediğinizi düşünün peki siz bu sefer de ' annenizin babanızın sizi neden terkettiğini o küçücük ellerinizi başınızın arasına alarak uykusuz geçirmez miydiniz gecelerinizi? Peki o çocuğu doğuran kadın? Canından can çıkaran o kadının ruh halini bile anlamınız mümkün olmayacaktır.Bu duyguyu sadece kadınlar anlar. Hiç bir erkek bu duyguyu anlayamaz. Hangi partiye oy verdiğiniz veya savunduğunuz önemli değil. Tüm kadınların sadece düşünmesini istiyorum bir hükümetin buna hakkı var mıydı?Nedense bu yazıya başlarken aklıma ilk bu geldi.Bir kadın olarak bu hükümetin ne kadar daha ileri gidebileceğini ilk kez bu kadar iliklerime kadar hissetmiştim çünkü.

Din elden falan gitmiyor çoğunluğu müslüman olan bir ülkede din nasıl elden gitsin,Terör bitmedi sadece bu hükümet teröristlerle masaya oturdu tavizler verildi. Hapisteki o katilin hapishaneden çıkarılabilme ihtimallerinden bile  söz edildi .Billbordlarda, başbakana IMF ye borcu bitirdiği için teşekkür eden o afişe baktığımda bu ülkenin 100 Milyar dolardan fazla dış borcu varken nasıl bir ilandır bu diye bir  tek benim düşünmediğimi anladım bu ''diren diyen insanlardan''Sadece yalanlara ,göz boyamalarına karşı direniyoruz, bu ülkede yaşıyoruz ve geçim derdin varken herşey zamlanırken ''zam değil bunlar güncelleme '' diyerek halka aptal muamelesi yapılmasına karşı direniyoruz.

T.C kaldırılırken,Türk bayrağı açmak suç sayılırken,Atatürk unutturulmaya çalışılırken ve üstelik ayyaştan sayılırken ,resmi bayramlarımız yok edilirken ,askerler ve diğer tüm meslek grupları itilip kakılırken ,alt kimlik üst kimlik ,ardı arkası kesilmeyen yasaklar,müslüman ülkelere yapılan müdahalelere göz yumarken üstüne bir de yapanların yanında durup alkışlayanlara karşı direniyoruz.

Hükümetler  insanlara hizmet etmek için vardır. Eğer bir ülkede hükümetin başındaki kişi  her istediğimi yaparım bana kimse karışamaz, kimseye hesap vermem benim gibi düşünüyorsan benim halkımsın ama düşünmüyorsan düşmansın diyemez.Halkı konuşmalarıyla birbirine düşman edemez.İçindeki kinle nefretle halkı zehirleyemez. Ama direnen bu insanlar bunların hiç birini yapmadı.Kitaplarla ,müziklerle sevgiyle aşkla direndiler. Bu direniş çok  provake edilmeye çalışıldı.İnanın başka bir ülkede olsaydı çoktan iç savaş çıkmıştı. İşte bu millet öyle özel bir millet ki her zaman ayaklarının üstünde güçlü bir şekilde durabilmeyi başardı..Çünkü bu ülkede yaşayan insanlar birbirine düşman olamaz .Damarlarındaki kutsal kanda mevcut bu vatan aşkı.

Eğer ülkenin başbakanı Gezi parkında olanlara teröristlere bile reva görülmeyen davranış ve hakaretleri etmeseydi ,deseydi ki; ''evet haklısınız doğayı koruduğunuz ve beni uyardığınız için teşekkürler ve  gezi parkı ağaçlarıyla güzel ''o zaman bunca şey yaşanır mıydı. Büyümez miydi o başbakan tüm halkının gözünde.


Biz bu hükümet yokken taşları birbirine vurup ateş yakmaya çalışmıyorduk,veya putlara tapıp ayinler yapmıyorduk o yüzden onu ben yaptım bunu ben yaptım  ben olmasam yalaktan su içiyordunuz gibi anlamlar çıkarılacak söylemlerde bulunulmasını da çok tuhaf buluyorum.Türkiye Cumhuriyeti bu hükümetten önce de vardı ve sonrasında da var olmaya devam edecektir.Bu ülkeyi atalarımız canla başla savaşarak kurdular .Ve bu halk her zaman birlik ve beraberlik içinde ülkesini sevmeye devam edecektir. Bu ülkeyi parçalara ayırıp yok etmeyi kımse başaramaz.

Gezi parkında başlayan ve tüm ülkeye yayılan ,her akşam saat 21,00 de tencere  tavasıyla sesini duyurmaya çalışan bu halkın sadece özgür bir Türkiye Cumhuriyetinde yaşadıklarını hissetmek istediğini anlamaya çalışalım.
 Bu ülke kimsenin özel mülkü değildir ve olmayacaktır diye düşündüm  tüm bunlar yaşatılırken güzel ülkemde .. Lütfen bu ülkede tek yürek olarak kalmaya devam edelim...